16 Aralık 2010 Perşembe

Kuzev


Kuzev

Kuzey dersini bitirip őğle yemeği için halasına gitmekte sabırsızlanmaktadır. Zaten acıkan karnından gelen seslerle,bu sıcakta ders dinleyecek hali de yoktur. Kuzey’in zilin çalmasiyla sınıftan çıkması bir olur. İnanılmaz bir sıcak vardır yine Kıbrıs’ta. Güneș nasıl bukadar parlak olabilirdi? Sanki etraftaki herșey ıșığı içine emmiș, ve șimdide yansıtmıyor, adeta ıșığı yayıyor gibidir.
Kuzey gőzlerini kapatır dayanamayıp; Ama  kulaklarını gőzleri kadar kolay kapatamayacağını anlar. Ağustoz bőcekleri őyle bir zırlıyordur ki, sanki güneșten yanan herșey acıdan çığlık atıyor gibidir. Kuzey küçük motosikletinin üzerinde olduğunu hatırlayıp gőzlerini açar ve tamgaz halasının evinin yolunu tutar. Motosikleti sanki kraliçe ağustoz bőceği gibi őtmektedir.  Diğer  bőceklerde ona eșlik etmektedir.
Halasının evine geldiğinde halası balkonda oturmaktadır.  Mutfakta pișmekte olan yemeklerin sıcaklığına dayanamamıștır. Tencerede kabakla  taze bőğrülce kaynıyordur. Bu sıcakta daha bașka ne yenebilirdi ki? Halası Kuzey’in girdiğini duyunca hemen seslenir“Kuzey! Bahçeden bir limon kesip gel, yoksa bőğrülce gararacak!”. Kuzey çantasını atıp bahçeye koșar. Bahçede bir limon ağacı  birde kerpiç, yıkık dőkük eski  rum evi vardır. Kuzey küçüklüğünden beri bu eve hep tedirginlikle bakmıștır. Küçükken bu evde hep birilerinin saklandığını düșünüp korkardı. Büyüdükçe bu evde sadece yuva yapmıș güvercinler ve kırlangıçlardan bașka birșey olmadiğinı anlamıștır. Ama tedirginliğinin temelinde aslında bu evde yașanmıș geçmișin olduğunu farketmiștir. Bu ev hakkında hiçbirșey bilmemesine rağmen evin kerpiç yıkık hali Kuzey’e hiç güzel geçmisler hayal ettirmemiști.
Kuzey, okulda yeni bitirmiș olduğu “uzay geometri” dersinin etkisinden çikamamıș olsa gerek ki bir an düșünür; Halasının evimi rum evinin bahçesindeydi yoksa rum evimi halasının evinin bahçesinde? Birden evlerin limon ağacına olan uzaklığnın, Kuzeyi tedirgin edecek kadar, eșit olduğunu fark eder. Evlerin nerede olduğu değilde sanki ağacın nerede olduğu daha őnemlidir. Kuzey, bütün koordinat sisteminin sırrını çőzmüș gibi, tatminkar bir ifadeyle “ Bu ağaç koordinat sisteminin orijini olmalı (0,0), yoksa evler evrende tanımsız iki noktadan bașka birșey olamaz” der. Bunu cok sevdiği geometri hocasının ses tonuyla sőylemiștir. Sonra halasının ondan uzayda tanımlı iki nokta değil, bir limon istedigni hatirlar. Alt dallarında limon kalmadığından, daha yukarıdaki limonları kesmek için Kuzey ağaca tırmanır. Limonu kesmesiyle, rum evinden küçük bir kız çocuğu çığlığının gelmesi bir olur. Eve baktığında evin kapısından içeri bir askerin girdiğini gőrür. Kuzey korkuyla ağaçtan atlayıp eski, yıkık rum evine askerin arkasindan girer. İçeriye girince herșey birden değișir. Ev hiç terk edilmemiș gibi, tertipli ve tertemiz bir hal alır. Askeri takip ederek evin mutfağına girer. Ocakta halasındaki gibi bir tencere bőğrülce kaynamaktadır. Kuzey bir anda arkasında birini hisseder ve dőner. Anne, baba ve küçük bir kız çocuğu ona bakmaktadır.Birden Kuzey aslında takip ettiği askerin kendisi olduğunu fark eder. Üzerinde, okul ünüforması yerine askeri bir ünüforma elinde de limon yerine silah vardir. Anne ve baba ağlamakta. Garip bir ağlamadır bu. Mutluluktanmı yoksa korkudanmı ağladıklarını anlayamaz. Kız çocuğuna bakar hemen. Küçük kız tepkisizdir. Ne ağlıyor ne gőlüyor. Kuzey’e birkaç adım yaklașır ve konușur:

Hoșgeldin diyor bazılarımız
Bazılarımız kaçarken koșarak.
Kimimiz açtı evinin kapısını
Kiminin kapısı kırıldı.
Ağladı bazımız korkudan
Ağlarken bazımız rahatça
Acıların bitmiș olmasından.
Asker abi;
Tut elimi
Ama ayırma beni.
Bırakmayalım
Anne bildiğim evimi.
Asker abi;
Koru bizi
Ama ayırırsan beni,
Sakla
Çocuklugumdaki bu evi.
Çıktık evimizin kapısından
Kimimiz hissetti yeni doğmuș gibi
Hissederken kimimiz sadece nefreti.
Hepimiz terkettik evlerimizi
Yanımıza aldik birtek valiz gibi
Anı doldurduğumuz kalbimizi.
Çok ağır oldu bu valiz asker abi
Tașıdım yine de, nasıl bırakırım ki?
Çocukluğum dolu içi.
Bil asker abi
Evsiz değilim șimdi belki
Ama valizden çikardiğım çocukluğum
Dolduramadı bu yeni evi.

Ev biranda bomboș olur. Yavașça duvarları yıkık dőkük bir hal alır yeniden. Kuzey korkmuștur. Konușmaya çalıșır ama sesi çıkmaz. Bu bir rüya olmalır diye düșünürken birden mutfak penceresinden halasının evinin yıkık dőkük, terkedilmiș bir halde olduğunu gőrür. Evden çıkar koșarak. Limon ağacı bütün yapraklarını dőkmüștür. Etraf dumanla kaplıdır. Halasının evini tam gőrememektedir. Kuzey savaș alanında olabileceğini düșünür ama havada barut değil, kebap kokusu vardır. Birden halasının evi dumanların içinden belirir. Ev hiçbirsey olmamıș gibi, yepyeni bir haldedir. Kapısında iki polis, yakapaça yakaladıkları genç bir delikanlıyla durmaktadır.Üzerindeki etler yanmıș, dumanlar saçan birde mangal bir köşede  durmaktadır. Evden genç bir kızın çığlıkları duyulur. Kuzey hemen eve girer. İçeride yirmili yașlarda genç bir kız ağlamaktadır. Kuzeyin girdiğini gőrünce acı dolu gőzleri ıșıldar ve Kuzey’e doğru koșar. Birden genç kızın onu őpeceğni düșünür Kuzey. Ama kız aniden durup konușur:

Gerimi dőndün nefretten?
Yoksa sevgimi kazandı?
Sőyle nasıl giydirdiler o ünüformayı?
Kalbindeki sevginin üstüne.
Edemediler değilmi
Sevgiyi kamufle.
Bu evde sevdim seni
Unuttum
Bu ev bizde kalabilsin diye gittiğini.
Kaybettim çocukluğumdaki o evi
Kaybediyorum șimdi seni
Sevgiyi...
Bu duvarlarla yașarım sensizliği
Anlattığım gibi bu duvarlara
Çocukluğumdaki o evi.
Ama korkuyorum
Duvarlar soracak birgün
Onsuz nasıl adlandırırsın diye bizi?.
Yașarım bu duvarlarla sensizliği
Ama sensiz bu duvarlar
Benim için bir zamanlar evdi...

Biranda herșey yine yıkıntıya dőnüșür. Hava aniden buz gibi soğumuștur. Duman yerini, Kuzeyin ağzından çıkan buhara bırakmıștır. Kuzey çıldırmak üzeredir. Bu nasıl bir rüyaydı? Zamanda gerimi, ilerimi gittiğni anlayamıyordu. Limon ağacına koșmak ister hemen.Çünkü Herșey burada değișmekteydi. Halasının yıkık evinden çıkar. Dișarısı karla kaplanmıștır. Heryer bembeyazdır. Kuzey uzaktaki Trodos’ların tepesinde gőrmüștür bugüne kadar karı. İlk kez bir limon agacını karla kaplı gőrür. O beyazlıkta limonlar altın gibi parlamaktadır. Birden rum evinden limon ağacina doğru gelen ayak izlerinin olduğunu fark eder. Kuzey yıkık rum evine girer hemen. Ev yine hiç terkedilmemiș gibi, temiz tertipli bir hâl alır. Kapı girișinde valizler vardir. Bide heryeri çok sevdiği zeytinli bitta kokusu sarmıștır. Mutfağa koșar hemen. Otuzlu yașlarda bir kadin, fırından yeni çıkarttığı zeytinli bittanın bașında ağlamaktadır. Kuzey’i gőrünce sıcakça gülümseyip konușur:

Git oğlum git
Geleceğin için oku
Aldırma ordaki soğuğu
Hatırla evini, sıcak yurdunu.
Dőneceksin birgün
Yıkacaksın yurdundaki umutsuzluğu.
Dőneceksin değilmi?
Bırakma bizleri
Evlatsız bu evleri.
Őzlüyoruz seni
Eller tanıtırken sana seni
Korkuyorum őğrenirsin diye birgün sevmeyi
Annensiz o evleri....

Zeytinli kokusu yerini birden rutubet kokusuna bırakır. Ev yeniden yıkık dőkük bir hal alır. Kuzey herseyin norlame dőnmüș olduğu umuduyla evden çıkar. Dıșarıda çok güzel bir bahar kokusu vardır. Limon ağacı çiçeklerle kaplanmıștır. Kırlangıç çığlıkları duyuluyordur heryerden. Halasının evinide normal bir halde gőrünce Kuzey herseyin duzeldiğni sanır. Fakat arkasına bakıpta rum evinide hiçbirsey olmamıș gibi yeni bir halde gőrünce halen ruyada olduğnu anlar. Limon ağacinin etrafında kocaman masalar kurulmuștur. Masaların üstünde kocaman tabaklarda bőğrülce salataları, kocaman tepsilerde zeytinli bittalar vardır. Masaların yanında, üzeri etlerle dolu, kocaman dőrt mangal vardir. Bir anda kırlangıç çığlıkları çocuk çiğlıklarına karıșır. Neșeyle oyun oynayan, bir evden çıkıp, limon ağacının etrafında dőnüp, őteki eve giren bir gurup çocuk vardır. Kuzey kebap kokusunu alır ve masalar bir anda insan dolar. Her yaștan insan vardır. Kocaman iki aile kahkahalar atıp, sohbetler ederek, mutlulukla  yemeğe hazırlanmaktadır. Kuzey bir  anda limon agacınin altında oturan yașlı kadını farkeder. Kadın Kuzey’i eliyle yanına çağırır. Kuzey yaklașır ve kadın ayağa kalkıp konușur:

Őnce terkettik evlerimizi
Sonra sevgi terketti evlerimizde bizi.
Kuzey rüyadasın belki
Ama artık bitti
Őğrendik
Dağları duvar
Gőkyüzünü çatı
Toprağı halı gőrmeyi.
Limon ağacı oldu
Kolon, kiriș ve mertekleri
Kőkleriyse temeli.
Sevgiden yaptık pencerelerini
Umut gőrebilsin diye her kőșesi...

Birden kebap kokusu yerini toz kokusuna, güzelim bahar havası yerini őldürücü sıcağa, kırlangıç ve çocuk çiğlıkları ise yerini halasının “Kuzey nerdesin?!!”diye bağıran çığlığına bırakır. Kuzey elinde bir limonla, ağacın altında yüzü yere doğru yatmaktadır. Kafasındaki ağrıdan ağaçtan düșmüș olduğunu anlar. Ayağa kalkar hemen. Halasının evi bildiği gibi, rum evide herzamanki gibi yıkık bir haldedir. Herșey normale dőnmüștür.
Kuzey halasını, sıcağa rağmen, limon ağacının altında kararmıș bőğrülceyi yemeğe ikna eder.Hala böğrülcenin bu halinden hiç mutlu değildir.Kuzeyin gecikmesinden dolayı kararmıştır.Kuzey bir yandan halanın tatlı dırdırını dinlerken bir yandan da yaşadıklarının etkisiyle buruktur.Yüzünde karmakaraşık bir duyguyla acı bir gülümseme belirir.